Dostlukmuş**** Ölüme yürümekmiş ****Üstüne titremekmiş ****Vefaymış***Aşk dediğin***Zavallı bir kapıyı** Duvara çarpıp çıkıncaya kadarmış ***Bana komaz diyip sancını*** Bir kilo rakıya gömsemde akşamları*** Oy benim yaralım** Asıl sancı uyandığımda****Bütün odaları***Boş görünce koyarmış*** Boş görünce koyarmış


AŞKA! AŞIK YÜREKLİ SEVGİLİLERİ BEKLERLER

BİLSEYDİM

Bitti artık herşey çek git diyorsun.
Arama sorma diyorsun.
halimi bilmiyorsun.

Bilseydim sana ben delice bağlanmazdım
Bilseydim ömrümü yoluna harcamazdım
Bilseydim hasretten her gece ağlamazdım
Bilseydim bir tanem bilseydim
Bilseydim sana ben delice bağlanmazdım
Bilseydim ömrümü yoluna harcamazdım
Bilseydim hasretten her gece ağlamazdım
Bilseydim bir tanem bilseydim.

Unut artık sende sevme diyorsun
Yoluma çıkma diyorsun halimi görmüyorsun

Dostlukmuş ölüme yürümekmiş
Üstüne titremekmiş vefaymış
Aşk dediğin
Zavallı bir kapıyı duvara çarpıp çıkıncaya kadarmış
Bana komaz diyip sancını bir kilo rakıya gömsemde akşamları
Oy benim yaralım asıl sancı uyandığımda bütün odaları
Boş görünce koyarmış boş görünce koyar

Yusuf Hayaloğlu





İLETİŞİM ADRESİM&

mehmet_5801@hotmail.com
mehmet_5801@hotmail.com

27 Kasım 2008 Perşembe

ÖMER KÖR OĞLU&&& ÖLEN SEVGİLİ//// ELVEDA BİR TANEM

Sabah uyandığında midesinde bir yanma hissetti. Yanmanın nedeni akşam yedikleri değil, uyanır uyanmaz bugün yapacaklarının aklına gelmesiydi. Bugün 2 yıldır götürmeye çalıştığı bir birlikteliği bitirecekti, aslında bunda geç bile kalmıştı.

Bitmeli dedi içinden her gün; bu tatsız uyanış bitmeli... İçinde bir muhakeme başlamıştı, kendi kendine söyleniyordu: "Ona da haksızlık etmek istemiyorum belki hatalı olan benim.... Bulunmaz Hint kumaşı değilim ya, görünüş olarak, hımmm, yakışıklı çocuk denilecek biri hiç değilim.... Ama yaptım, çok çalıştım bitmesin diye, kendimle, mantığımla çok kavga ettim, olmadı... .

" Genç adam bunları düşünürken suratı şekilden şekile giriyordu. Süratle giyinerek dışarı çıktı. Bugüne kadar hiç bekletmemişti onu, şimdi de bekletmemeliydi. İstanbul soğuk ve yağmurlu bir Nisan ayı yaşıyordu.

Genç adam gökyüzüne bakarak iç geçirdi : "bulutlar bizim yaşayacaklarımızı biliyor onlar bile ağlıyor halimize." Birkaç saatlik yolculuktan sonra Kadıköy iskelesine geldi. Her zamanki gibi yine ilk kendisi gelmişti buluşma yerine. Birkaç dakikalık beklemeden sonra karşıdan kız arkadaşının geldiğini gördü, şimdi midesindeki ağrı daha da artmıştı. Karşılama faslından sonra Beşiktaş'a gitme kararı aldılar, yolculuk sırasında hiç konuşmadılar; genç adam güneşin yokluğunda grileşen denize bakıyordu.

Genç kız, arkadaşının bu durgunluğuna anlam verememişti, öyle ya nereden bilecekti bugün ayrılık çanlarını çaldığını. "Üşüdüm" dedi genç kız. Bu, yolculuk boyunca edilen tek laftı. Beşiktaş'a geldiklerinde bir cafe de oturdular, genç kız anlamıştı kendisine bir şey söylenmek istendiğinin...

- "Bana bir şey mi söylemek istiyorsun" dedi, genç adamın gözlerine bakarak. Genç adam gözlerini kaçırarak - "Evet" şeklinde başını salladı. Genç kız daha da heyecanlanmıştı. Biraz da sinirlenerek - "Söyle öyleyse ne diye bekliyorsun."

Genç adam içini çektikten sonra - "Sence biz nereye kadar gideceğiz, daha doğrusu biz iyi bir ikiliyiz" - "Bunları sorma gereğini neden duydun." dedi genç kız. Genç adam söze başladı : - "Bak canım bundan birkaç ay önce akşam saat 11:00 civarıydı sanırım, hatırladın mı? Genç kız - "Evet hatırladım" dedi, ama genç adam genç kızın sözünü bitirmesini beklemeden - "O akşam seni düşünüyordum, diğer akşamlarda olduğu gibi, senin için bir şiir yazmıştım. Onu o an sana okumak istemiştim, sana telefon açtığımda şiirimi bile dinlemeden "şimdi sırası mı canım ya, senin de işin gücün yok mu ?" demiştin bana . Biliyor musun o an bir kaç yumruk yedikten sonra kroki durumuna düşen bir boksör gibi olmuştum. Sessiz kalıp özür dileyerek telefonu kapatmıştım. Daha sonra bu şiiri benden hiç istememiştin. Ve bunun gibi bir çok defa tartışmamız oldu. Geçenlerde hasta olup yataklara düştüğümde arkadaşlarımla birlikte sen de gelmiş, Meral'in bana "sen şanslısın, Nalan sana bakar" sözüne karşılık sinirli bir edayla "aaaa, bana ne, işim yok da sana bakacağım, annen baksın." demiştin bunu da hatırladın mı?"

Genç kız tekrar "evet" dedikten sonra şaşkın şaşkın - "Evet ama bunları neden hatırlatıyorsun bilmiyorum. Biliyorsun benim kişiliğim böyle, duygusallığı sevmiyorum . Ve hasta bakıcı gibi göründüğümü de kimse söyleyemez." Genç adam güldü - "Evet canım, bak burada haklısın, sen zaten olmak istesen bile bu kalbi taşıdığın müddetçe hasta bakıcı, hemşire falan olamazsın.

" Genç adam devam etti "bana şimdiye kadar kaç kere sabahın erken saatlerinde güzel sözcüklerden oluşan bir mesaj çektin, hiç, hatta günün hiçbir saatinde çekmedin. Duygusallığı sevmeyebilirsin ama sen seni seven insanları mutlu etmeyi de sevmiyorsun, halbuki ben senin tam tersine kendimden çok insanları mutlu etmeyi seviyorum. Seni tanıdığımdan beri her sabah, akşam, gece, yani seni andığım her saat tatlı sözcük mesajım vardı senin için biliyor musun? Seninle ben ak ile kara gibiyiz" Genç kız anlamıştı, - "Yani ne istiyorsun, benden şair olmamı mı?"

Genç adam tekrar gülümsedi içinden dün gece verdiği ayrılık kararının ne kadar doğru olduğunu düşünüyordu. - "Hayır dedi şair olmanı istemiyorum zaten olamazsın da; yalnız biz ayrılmalıyız, ayrılırsak ikimiz içinde en hayırlısı bu olacak." Genç kız şaşırmıştı, - "Neden ama, ben seni seviyorum, senin de beni sevdiğini sanıyordum. " Genç adam iç çekerek - "Hayır canım, sen esas beni sevdiğini sanıyorsun, eğer beni sevseydin şimdi burada başka şeyler konuşuyor olurduk."

Genç kızın gözleri yaşarmıştı, Genç adam cebinden çıkardığı mendili uzattı, genç kız göz yaşlarını silerek kesik bir sesle - "Sen bilirsin, umarım beni başka biri için bırakmıyorsundur." Genç adam - "Nasıl böyle bir şeyi düşünürsün, senden başka olmadı ve uzun süre de olacağını sanmıyorum."

Genç adam ve genç kız iki sevgili olarak oturdukları masada artık iki yabancı gibi duruyorlardı. İstanbul yağmurlarla yıkanırken yağmura iki sevgilinin umutları da karışıyordu. Birkaç dakika sesiz oturduktan sonra genç kız - "Kalkalım istersen" dedi. Genç adam - "Ben biraz daha burada kalmak istiyorum, istersen sen kalkabilirsin.

Genç kız - "Tamam, o zaman sana mutluluklar dilerim" diyerek elini uzattı. Genç kızın sesi ve eli titriyordu genç adam - "Arkadaş olarak beraberiz, ama sen istersen tabi" dedi. Genç kız - "Evet" anlamında başını salladı ayrılırken son kez sarıldılar birbirlerine. Genç kız uzaklaşırken, genç adam masada dondu kaldı. Vakit öğleni bulurken yağan yağmur yerini güneşe bırakmıştı, ama genç adam titriyordu. Onu titreten açan güneşe rağmen esen rüzgar mıydı, yoksa kalbindeki ayrılık acısı mıydı. Saatlerce dolaştı devamlı kendini sorguluyordu.

Hatayı baştan yaptım diyordu, ama yaşadığı güzel günlerde olmuştu."Allah'ım" dedi "Allah'ım güç ver bana". Dostlarını düşündü onların dediklerini düşündü. Arkadaşları sizler birbirine zıt insanlarsınız yol yakınken dönün bu yoldan dememiş miydiler. Tabi ya doğru olanı yapmıştı. Saatler geçtiğinde artık güneş yerini yıldızlara bırakmıştı, eve döndüğünde yürümekten bitap duruma düşmüştü. Kendisini karşılayan annesine hiçbir şey söylemeden kendi odasına gitti.

Gece bir türlü bitmek bilmiyordu anıların ağırlığı altında eziliyordu genç adam, ama sabah erken kalkıp ajansa gidecekti, bunun için uyuması gerekiyordu. Birkaç saat sonra genç adam uykuya dalmayı başarmıştı ve sabah 7'de saatin zırlamasıyla uyandı genç adam. Evden çıkacağı zaman cep telefonuna baktı, mesaj ve 10 tane cevapsız arama vardı. Genç adam yorgun olduğu için duymamıştı telefonunun sesini. Cevapsız arama ve mesaj canımcım'dan gelmişti, canımcım onun Nalan'a taktığı isimdi, heyacanla mesajı açtı mesajda şunlar yazıyordu... "Sadece, onları sevmeyi sevdim. Hepsini onlarsız yaşadım da, bir seni sensiz yaşayamıyorum Bu aşkı tek kalpte taşıyamıyorum. Sana yemin güzel gözlüm, bir tek seni sevdim.

Ve seni severek öleceğim, ELVEDA BIRTANEM...... ." Evet, genç adam şaşırmıştı, mesajın geliş saatine baktı, sabahın beşini gösteriyordu. Güldü, kahkahalar atarak güldü, onu tanıdığı ve arkadaş olduğu günden beri ilk defa bir şiir alıyordu ve ilk defa bu saatte aranıyordu....

Heyecanla hızlı arama yaptı, çalan telefonu yabancı bir ses açtı. Genç adam - "Nalan ile görüşebilir miyim" dedi. Fakat karşıdaki ağlıyordu, hıçkıra hıçkıra ağlıyordu; - "Ben onun annesiyim yavrum, canım kızım bu sabah intihar etti. Gece odasında birilerini arayıp durdu, sabah odasının ışığını sönmemiş görünce merak ederek odasına girdim, ama yavrum kendini asmıştı."

Genç adam beyninden vurulmuşa döndü. Bir gün önceki mide ağrısının iki katını çekiyordu şimdi. Olduğu yere yığılıp kaldı...... Birkaç ay sonra... İki doktor konuşur. Doktorlardan biri diğerine karşıdaki hastanın durumunu soruyor .... - aaa o mu, üç ay önce getirdiler, elindeki cep telefonunu hiç bırakmıyor, kendisi yüzünden bir genç kız intihar etmiş, o günden sonra o cep telefonu her zaman elinde devamlı bir şeyler yazıp birine yolluyor. Geçenlerde merak ettim o uyurken gönderdiği numarayı aradım hayret ki numara 3 ay önce iptal edilmiş, ve gelen mesajlarda bir şiir: "Sadece onları sevmeyi sevdim Hepsini onlarsız yaşadım da Bir seni sensiz yaşayamıyorum. Bu aşkı tek kalpte taşıyamıyorum. Sana yemin güzel gözlüm, bir tek seni sevdim. Ve seni severek öleceğim,

ELVEDA BİRTANEM....... " " mesajı vardı. Bu adam duygusal mı bilmem ama benim anladığım kadarıyla şiiri yazan çok duygusal biriymiş...

14 Eylül 2008 Pazar

GÖNLE!!! ÇİVİ ÇAKMAK*****GÖNLE**ÇİVİ ÇAKMAK***

*****************ARKADASLARIYLA GEÇiNEMEYEN, KÖTÜ KARAKTERLi BiR GENÇ VARMIŞ. BiR GÜN BABASI ONA ÇiViLERLE DOLU BiR TORBA iLE BiR TAHTA PERDE VERMiŞ. ARKADASLARIN iLE TARTIŞIP KAVGA ETTiGiN ZAMAN BU TAHTA PERDEYE BiR ÇiVi CAK DEMiŞ. GENÇ iLK GÜNDE TAHTA PERDEYE 37 ÇiVi ÇAKMIS. SONRAKi HAFTALARDA KENDi KENDiNi KONTROL ETMEYE ÇALIŞMIŞ VE HER GEÇEN GÜN DAHA AZ ÇiVi ÇAKMIŞ. - NiHAYET BiR GÜN GELMiŞ Ki PERDEYE HiÇ ÇiVi ÇAKMAZ OLMUŞ. DURUMU GELiP BABASINA ANLATMIŞ. BABASI ONU YENiDEN TAHTA PERDENiN ÖNÜNE GÖTÜRMÜŞ VE BUGÜNDEN BAŞLAYARAK TARTIŞMAYIP KAVGA ETMEDiGiN HER GÜN iÇiN TAHTA PERDEDEN BiR ÇiVi ÇIKAR. -

******SÖK DEMiŞ. GÜNLER GEÇMiŞ BiR GÜN GELMiŞ Ki BÜTÜN ÇiViLER ÇIKARILMIS. BABASI ONA AFERiN, iYi DAVRANDIN AMA BU TAHTA PERDEYE DiKKATLi BAK. ARTIK ÇOK DELiĞi VAR; GEÇMiŞTEKi GiBi GÜZEL OLMAYACAK. DEMiŞ. - ARKADASLARLA TARTISIP KAVGA EDiLDİGi ZAMAN KÖTÜ KELiMELER SÖYLENiLiR. HER KÖTÜ KELiME BiR YARA (delik) BIRAKIR. ARKADAŞLARINA BiN DEFA KENDiSiNi AFFETTiGiNi SÖYLEYEBiLiRSiN. AMA BU DELiK AYNEN KALACAK VE KAPANMAYACAKTIR. -

*****BiR ARKADAS ENDER BiR MÜCEVHER GiBiDiR. SENi GÜLDÜRÜR, YÜREKLENDiRiR. SEN iHTiYAÇ DUYDUĞUNDA YARDIMCI OLUR, SENi DiNLER , SANA YÜREGiNi ACAR. DiYE DE iLAVE ETMiŞ. - NE ÇOK HATALAR YAPAR, NE GÖNÜLLER YIKARIZ, BiLEREK BiLMEYEREK GÜN GELiR DÜŞÜNÜR, KALP KIRMAYA, GÖNÜL YIKMAYA SEBEBiYET VEREN ŞEY BARi iNCiR ÇEKiRDiĞiNi DOLDURSAYDI. DERiZ. KÜÇÜK, BASiT, ANLAMSIZ ŞEYLERLE ÜZER VE ÜZÜLÜRÜZ. HEP KENDiMiZi HAKLI GÖRÜRÜZ.

************OYSA YUNUS EMREMiZ BiZE NASIL DA DERS VERiR VE KAVGALARIN CEKiŞMELERiN ANLAMSIZLIĞIN NE KADAR SADE VE GÜZEL ANLATIR:
- GÖNÜL CALAB (allah) IN TAHTI/
CALAB GÖNÜLE BAKTI/
iKi CiHAN BEDBAHTI/
KiM GÖNÜL YIKAR iSE..... -

*********KENDiSiNE AYRILAN ZAMANIN SINIRLI OLDUGUNU VE BiRGÜN HAYATININ SONA ERECEGiNi BiLMEK; iNSANI, KENDiSiNE SUNULAN BU NiMETi ANLAMLI YAŞAYIP YAŞAMADIGI KONUSUNDA KAYGILANDIRMALIDIR. HAYATI ANLAMLI YAŞAMAK HAYATI GÜZELLEŞTiRMEKLE MÜMKÜNDÜR. HAYATI GÜZELLEŞTiRMEK iSE KiŞiNiN YARATANI, KENDiSi VE CEVRESi iLE iLiŞKiLERiNiN KALiTESiNE BAGLIDIR. KALiTELi iLiSKiLER iNSANI MUTLU EDER: YAPILAN YANLIŞLIKLAR iSE FARKINA VARILDIGI ANDA KiŞiYi HUZURSUZ KILAR, BAZEN TELAFiSi OLMAYAN SONUÇLAR BiLE DOGURALA BiLiR.

****-****ELBETTE YAPILAN YANLIŞLIKLARDAN DÖNMEK BiR FAZiLETTiR. YARATANA KARŞI YAPILAN HATALARDAN TEVBE ETMEK, iNSANLARDAN ÖZÜR DiLEMEK ERDEMDiR. ANCAK DAHA GÜZELi ÖZÜR DiLENECEK DAVRANIŞLARDAN UZAK DURMAKTIR.

********TAHTADAKi DELiKLERiN TAMAMEN KAPANMAYACAĞI GERÇEĞiNi UNUTMADAN.... - iNSAN BASKALARIYLA iLiSKiLERiNDE GENELLiKLE BEN HAKLIYIM, BEN DOGRUYUM, DER. ÇÜNKÜ ÇOĞUNLUKLA KENDi LEHiNE DÜSÜNÜR. BAZEN iÇiNi KEMiREN ŞÜPHELi DUYGULARA YENiLiR. ŞAYET YAPILAN BIR iŞ GÖNÜLDE HUZURSUZLUK DOĞURUYOR VE O iŞiN BASKALARI TARAFINDAN DUYULMASI iSTENMiYORSA, O HAREKET MUTLAKA ÇiRKiNDiR. -

******GÜNAHTIR; YAPILMASINA ALLAH TEALA NIN iZiN VERMEDiGi BiR HAREKETTiR. - SEVGiLi PEYGAMBERiMiZ (sav) iN BU KONUDA iYiLiK GÜZEL AHLAKTAN iBARETTiR. GÜNAH iSE KALBiNi TIRMALAYIP DURDUGU HALDE iNSANLARIN BiLMESiNi iSTEMEDiGiN SEYDiR.(muslim;biir 14,15) BUYURMASI DiKKAT CEKiCiDiR. - GÜNAH KiRiYLE KARARMAMIS KALBLER, iYi VE KÖTÜYÜ AYNA GiBi GÖSTERiRLER. - BU SEBEBLE iNSAN BiR SEY YAPMAK iSTEDiGi ZAMAN ÖNCE GÖNLÜNE BAKMALIDIR. EGER O HAREKETi YAPMAKTAN DOLAYI GÖNLÜNDE BIR RAHATSIZLIK HiSSEDiYOR, iCiNi BiR SÜPHE VE TEDiRGiNLiK KEMiRiP DURUYORSA DERHAL O iSTEN VAZGECMELiDIR. -

******ÇÜNKÜ SAĞLAM BiR ViCDAN iNSANA DOGRU YOLU GÖSTERiR. -UNUTMAYALIM; HER GÜNAH YA DA YANLIS HAREKET GÖNLE ÇAKILAN BiR CiVi GiBiDiR. TEVBE ETMEK, AF DiLEMEK, YANLIŞTAN DÖNMEK YA DA YANLIŞTA ISRAR ETMEMEK, YANi ÇiViLERi ÇIKARMAK GÜZELDiR. AMA DAHA GÜZELi GÖNÜL TAHTIMIZA HiÇ ÇiVi ÇAKMAMA GAYRETi VE AZMi iÇiNDE OLMAKTIR



ANLAMALIYDIM

-------------------Anlamalıydım
ben üzüldüğümde kılını kıpırdatmamandan, sadece işin düştüğünde aramandan. 'Ne haber, nasılsın?' lâfının arkasına 'Bir görüşelim mi?' ekleyememenden, anlamalıydım sevgisizliğini... Ben! Seni görmek için sınırlarımı zorlarken, senin umursamamandan, alaycı konuşmalarından, ya da senden vazgeçerim diye korkup önüme bir parça yem atmandan anlamalıydım...
-----------------Ben, hayatta hiç kimseye bu kadar sabırlı bu kadar mülayim davranmamıştım. Oysaki. Severdim özgürlüğümü, asi olmayı, bir bardak suda fırtınalar koparmayı, kimseye hesap vermemeyi... Bir bunları severdim bir de seni sevdim... Sevgilin değil sevdiğin olmayı istedim.... İlk defa biri benden hesap sorsun istedim, bir açıklama beklesin. Bu biraz açık değil mi ya da 'Hayır bir yere gitmiyorsun, evde oturuyorsun!'dan başka bir şeydi bu...
------------------Beni sorgula, duygularımı sorgula istedim. Olmadı... Ne kadar da kolaydım senin için, ne kadar da zahmetsiz... Tabii ki, bocalardın, emindin düzgün insan olduğumdan hayatında hiç karşına çıkmamış kadar düzgün, emindin seni çok sevdiğimden ve düşündüğümden; öyle olmasaydı her probleminde ilk beni arar mıydın? Nedenleri! Niyeleri merak etmedim hiç, inan etmedim...
----------------Bu kadar sevgisizliğinde seni nasıl bu kadar sevdim, onu merak ettim. Benim için ne düşündüğünü, beni nasıl gördüğünü, sendeki beni merak ettim... Artık hayal kurmuyorum, geçmişe bu kadar bağlı olmamın sebebi; o zaman çok mutlu olmam bunu biliyorum... Şimdi tekrar başlasak da, yalnızlığı paylaşsak da, sana gönlümü açabilir. Gözüm kapalı güvenebilir miyim sanıyorsun?
---------------Şimdi artık tek başınayım... Hiç değilse hakkını veriyorum yalnızlığın. İki kişilik kocaman bir boşluktansa, sensizliği ve yalnızlığı yeğlerim... Artık kendimi görmemek için aynalara bakmıyorum, üşürüm diye kazağını giymiyorum, ağlarım diye şarkımızı dinlemiyorum.
BELKİ DE SEN HAKLISIN! ARTIK BEN BİLE KENDİMİ SEVMİYORUM...



---------------SEN VURDUN DA BEN ÖLMEDİM Mİ?
(ADIN SEVDAYDI! ŞİMDİKİ ADINI BİLMİYORUM)
Yokluğunda! Ne ateşleri hasretinle yaktım da .
Bir! Seni yakamadım, beni yaktığın gibi.
Çölde su, mahpusta gün,
Oruçta ekmek gibi bekledim seni.
Sense araya korkular koydun.
Yasaklar koydun.
Bitmez tükenmez engeller koydun.
Şimdi nerdesin diye sakın sorma.

SEN! ÇAĞIRDIN DA BEN GELMEDİM Mİ?

Sen varken darılmazdım, çiçeksiz baharlara.
Yağmurlu havalara, bu kasvetli akşamlara.
Sen varken, bakıp içlenmezdim tren istasyonlarına.
Otobüs duraklarına.
Sen varken ayrılanlara ağlamazdım.
Yıkılmazdım biten sevdaların ardından.
Gidenlere küsmezdim.
Kalanlara acımazdım.
Sen varken böyle üşümezdim- titremezdim.
Masumdum, çocuklar gibi.
Böyle delirmezdim- küfretmezdim.
Hele ölmeyi hiç düşünmezdim.
Şimdi soruyorum sana.
Adı sevdaysa bu cehennemin

SEN YAKTINDA BEN YANMADIM MI?

Biliyorsun.
Bütün acılarına “yeşil ışık”yaktım olmadı.
Bütün korkularına “arka çıktım olmadı” olmadı.
Dağlara merdiven dayadım olmadı.
Haziranda kar oldum yağdım avuçlarına olmadı.
Sevdim-olmadı- yandım olmadı-taptım olmadı.

ARTIK BENDEN PES
BU AŞKIN BİLETİNİ İSTEDİĞİN GİBİ KES

Nasılsa gidiyorsun, biliyorum git.
Ama ardında.
Ağlayan bir çift göz, paramparça bir yürek.
Ve yıkılmış bir yürek görmek istemiyorsan.
Çek silahını – daya sırtıma.
Titrersem namerdim…

SEN VURDUN DA BEN ÖLMEDİM Mİ?
-Ahmet Selçuk ilkan


-----------Biz Beraber Öleceğiz....
Biz Beraber Öleceğiz.
Sen Bilsen de.Bilmesen de Göz Bebeklerimde Kalacaksın.
Bir de Kalbimde. İster İstemez götüreceğim Seni.
Bozuk Yollara Aldırmadan.
Zaman Çabuk Geçer Bilirsin
Gel Şimdiden Tut Ellerimi.
Hiç Pişman Olmayacaksın İnan.
Gönlüm Serilecek Ayaklarına.
Taşları Bile Hissetmeyeceksin. Hadi Gel.
Durma! Aşk Seni Çağırıyor
Beni! Kul Etmiş Senin Yoluna Yüreğimin Acısını Vereceğim Ellerine
Bir Can Borcum Vardı Yaratana.
Bilse Almazdı.
Çift Gideceğim Yanına Saklayacağım.
Seni Hep Göğsümde
Artık Faydası Yok
Direnmenin Nasılsa Geleceksin
Bırak Biz Beraber Öleceğiz.
Bunu Sen De İsteyeceksin.
Sevgi Damlaları

--------------------KENDİNE SÜRGÜN ETTİN YA! BENİ
***********Aşk herkesi.Kırar biraz. Eksilmesin. Acısı şükret.Sen bana dediğinden bu yana kırık bir yanım.İçimde bitmeyen yitmeyen bir sen.Senle tutunmuşluğum hayattaki fırtınalara,dalgalara.

******Rotamı kaybetmiş bir gemi gibiyim şimdi yalpalıyorum.Acısını yaşıyorum sensizliğin.
Varsın ağlasın.Dalda kiraz. Herkes kendine. Sürgün biraz. Aşkımıza ağlıyor şimdi bulutlar.Gökyüzü döküyor içindekileri damla damla benim gibi.Kendine sürgün ettin ya beni.Bitmeyen bir özlemin kollarına bıraktın.Sürgünlerdeyim, bu sürgünün sebebi sen. Sonu sen.

------------Çocuk gülüşün.Dünden bir yara. Aşk bize sıla.
Gözlerimin önünde yüzün o masum gülüşün.Geçmişten kalan kabuk tutmuş bir yarasın içimde, zaman zaman kanayan.Uzaklardayız bir birimize aramız da aşılmaz engeller.Aramızda başka eller, başka yollar, başka hayatlar var.Akıp gidiyor hayat senden uzakta bir yerde.Günler gelirde. Büyür üzerler.-

--------------- Aşk bize gurbet.Zaman akıp gitmekte. yolunda sanıyorum her şeyi.
Aklıma bir sen düşene kadar.Büyüyor tekrar acım içimde. Tarifsiz sızılar sarıyor,kramplar giriyor kalbime, kap katı kesilip kalıyorum.Damarlarımda kan akmıyor, bir kalp krizine dönüşüyorsun.Feryat ediyor kalbim sonunda patlatıyor damarlarım. Yinede yoksun.

************Ay ışığı. Tende bıçak. Giden sürgün.Kalan kaçak.Sürgün edilmiş bir aşk bu. Senden uzaklarda. Bir deniz kenarında, sana doğru bakıyorum. Hasretle. Yüzün gibi parlıyor bu gece ay.Tebessümler oturuyor yüzüme.Yaralarım kanıyor. Deniz tuz basıyor üstüne, seni hatırladıkça.Mavi bir gecede, hasretliğin siyahı sarıyor etrafımı.Kapansın yarası. Şu gecenin. ----

--------------Ayrılıklar örtsün üstümü.Sensiz geçen yılların yarası kapansın artık.Ya tam sana gelsem. Ya tam senden gitsem. -Sıkışmasam hep iki arada bir derede.Sen en iyisi bende bitsen ve kapatıp kapıları mühürler vursak üstüne.Kimim kimsemdir. Ah gözlerin. Gidecek yeri. Yok kimsenin.Hiçbir şeyimsin, dokunamadığımsın.

-------------Gözlerinde kendimi göremediğimsin.Yanında olmadığım, saçlarını okşayamadığım.Hiçbir şeyimsin, hiç gidemediğimsin.Senden başka kimsem yok.
&*Sende ise, bir ben varmıyım*&

13 Eylül 2008 Cumartesi

YAŞAMAMA İZİN VER! SENİ






************Şimdi yanımda değilsin. Bir yalnızlık var gözlerimden akan her damlada. Bir sen yoksun gözlerimin içinde. Bir sonbaharı yaşıyor kalbim, yaz'a inadına. Bir de seni taşıyor en ücra köşesinde. Kimse görmesin istiyor seni, kimse sevmesin. Evet yorgunum; ama umutluyum. Umudumu asla kaybetmeyeceğim yüreğim. Seni bir gün göreceğimi biliyorum. Sana sihirli kelimeleri söylediğimde, kalbinin anahtarını bana vereceğini biliyorum.


***************Sana “imkansız sevgi” diye bir şey olmadığını göstereceğimi biliyorum. Sen; en çok özlediğim. Nasıl girdin hayatıma? Nasıl kalbimin prensi oldun? Kendini nasıl tanıttın ki artık vazgeçemiyorum ve sana her geçen gün daha çok bağlanıyorum? Belki bilmiyorsun ama benim tek derdim özlem. Ey hayat gülüm; Söyle bana, kavuşur mu böyle seven?*


*********** Senli saatleri durdurmaya yetmiyor nefesim. Tek tesellim bir gün hayatımı senin yollarına sereceğim. Sana en imkansız aşkı yaşatacağım. Bazı günler sarılıp sıkıca boynuna mutluluğumuza ağlayacağım. Eğer bu aşk seni korkutursa ve eğer yolun sonu uçurumsa…


*************Sen çekil yüreğim. Karanlığa ilk adımı ben atacağım. Sana bir hayat teklif ediyorum. Bir hayatı iki ayrı bedende yaşamayı ve en güzel aşk şarkısını beraber söylemeyi teklif ediyorum. Geldim işte. En çıplak, en savunmasız, en günahsız, en çocuk halimle geldim. Başının belası olmaya geldim. Yaşamanın ne kadar güzel olduğunu sana göstermeye geldim. Kaderindeki kısmet olmaya geldim. Hayatın sadece gündüzlerden ibaret olmadığını; bazı gecelerin bir hayata bedel olduğunu göstermeye geldim. Sana geldim… Şimdi ben sana soruyorum ölümsüz sevdam; Var mısın bir bedende can olmaya? Var mısın ben olmaktan kurtulup biz olmaya?


************Var mısın iki kelimeyle yaşamın sırrına ulaşmaya? Var mısın derin bir nefes alıp sonra bağıra, çağıra seni seviyorum diye haykırmaya? Ne olur sevdiğim, alınyazım, paylaşılmazım…Cevap ver bana; var mısın bu hayatı birlikte yaşamaya? Eğer hayır dersen gerçek olmayacak bu hikaye. Yaşanmayacak bu sevda ve ne sen, ne de ben göremeyeceğiz bu büyük aşkın sonunu. Eğer tüm yaşanmamışlıkları göze alabilirsen ve bu aşka nokta koyabilirsen bunu şimdi yap. Ben henüz yolun başındayım.Bu yaptıklarım daha başlanğıç *
AŞKIM.
Yüreğine o zor soruyu sor. Eğer cevabı evet olursa, uzat ellerini ve doyasıya yaşamama izin ver seni…
_________________Ne ağlayacak kadar günαhkárım, Nede Göklere çıkabilecek kadar masum ! Ne geçmişte yaşadıklarımdan huzursuzum, Ne şu an yaptıklarımdan mutlu ! Sırlar içinde bir Dünyam var, Birde"Sєη" varsın İÇİMDE.

----------Ne seni kaybedecek kadar cesurum ηє∂є кαzαηα¢αк кα∂αя güçℓü !!


YAR OLAMADIN
Güldüğün her yerden gül biter sanma.
Sen beni ilk defa yaralamadın.
Ben sana kul köle olurdum amma .
Sen bana bir günlük yar olamadın.

Bu kadar yüklenmek var mı susana.
Yerimde olupta çıldırmasana.
Ben gönül köşkümü açtımda sana.
Sen, sokak kapını aralamadın.
Hançerle mavzerle yıkılmazdım da.
Süründüm aklımı senle bozdum da.
Ben sana yüzlerce roman yazdım da.
Sen bana bir satır karalamadın.




Onbinde bir kula nasip olsam da .
Kadrimi bilmedin nimet olsam da.
Ben, senin bağına rahmet olsam da.
Sen, benim dağıma kar olamadın.
Kalplere şifalar sunan meyvaydım.
Her keyfe kedere derde devaydım.
Ben, senin bahtına gülen ayvaydım.
Sen, bana ağlayan nar olamadın.

Yıllara mal oldu gözümden düşmen.
Ey şimdi aynayla kavgalı düşman.
Her zaman mahçupsan her zaman pişman.
Sen kendine yar olamadın
Cemal SAFİ

*******KALBİM !!! KALBİNE EMANET YAR
------------------“İki varlık iki yürek atar dururmuş uzaklarda...
....ve bu varlıkların kalpleri kanarmış her gece”
Kalbim hep kanamaya mahkum sanki. Bir kez de kanamasa sanki..
olmaz mı..?


---------------Her zaman tek başıma yaşadım sevdamı. Tek kişilik dünyamda çok kişilik sevdim... Kocaman sevdim.. Sitem değil bu sözlerim sakın ha yanlış anlama sevgili.. Gönül kırgınlığı bu.. Ama sana değil.. Sen haklısın.. Belki.. kırgınlığım tamamen kendime.. Gönlüme..Yüreğime.. Bu yürek var ya, bu yürek.. durur durur nerde imkansız var gider onu sever işte..


----------------Sessiz sevmeye odaklı kalbim sanki. Haykırırcasına sevmek isterdim oysa.Sevmeler hep içten, hep susarak mı olmalı?Ben seni bir kenardan, sessizce, inceden mi sevmeliyim?Özledim seni. Özlüyorum. Elimde değil.


--------------Ruhun bensizliğin ağırlığını çekiyor mu? şu dakikalarda.. Bilmiyorum.. ve..Bilmeyi deli gibi istiyorum..Suskunluğun aşkından daha çok deliye çeviriyor bilesin... Sessizliğinin yanında sensizliğine de mahkum etme beni sevgili ne olur...
----------------Özlemin bazen isyana yöneltse de kalbimi ve dilimi. Yine de orda, her nerdeysen.. İşte orda.. beni de beraberinde götürdüğünü biliyorum. Her an aklında olmasam da sevdam girdi ya bir kez yüreğine, arada hatırlasan da olur beni.. Sitemim yok sana yüce gönüllü sevgili... Sitemim yok sana...


------------Bir yaprak misali salınsa da bedenin ardım sıra, bil ki asla izin vermem yere düşmene.. Avuçlarımda saklarım sana ait olan herşeyi sakladığım gibi.. Keşke büyütebilseydin çocuk cesaretini ve keşke artık maziden toplamak zorunda hissetmeseydin bölünmüş kimliğini..Çok ihtiyacım var buralarda sana.. Varlığına.. Sıcaklığına.. Sesine.. Bırak mazi adına yakışır şekilde kalsın geçmişte. Sen maziyi bende yaşadığın milyon yıllık aşkla an.. Gerisini bırak yüreklerimiz yaşasın. Özlüyorum seni, her zaman ki gibi.


-------------Hani şu anda çıkıp gelsen, kollarına sarsan beni.. Sıcacık.. Sımsıcacık duygularla minik bir buse kondursan dudaklarıma.. İçsem hasreti dudaklarından kana kana..
İmkansızlığın takılsa da dikenlerine hayatımın seni sevmek ne güzel sevgili.. çok güzel..İnanılmaz güzel. Tarifsiz..Seviyorum seni..


--------------İçimde sakladığım kimsesiz aşkın sahibisin sen.. Hep senmişsin beklediğim.. sana saklıyormuşum yüreğimdeki kırık yetim duyguları.. Aşksın bende.. hüzünsün.. göremediğim, dokunamadığım can yarım..Söylenmemiş nice sevda sözümsün.. İçimdeki yaralara belki de tek çözümsün..


-------------Bir ateş düştü yüreğime.. Tam şuraya sevgili.. Hani sol yanımda göğsümün hemen altındaki yer var ya.. Alev alev şu anda.. Acaba diyorum.. Hani tek isteğim bu ama.. Acaba ben mi düştüm aklına.. Uzanıp da.. Yüreğimi mi tuttun ellerinle.. Belki de kuruntu.. Çok istiyorum ya öyle olmasını.. Öyledir diye umut ediyorum işte.. Kınama beni.. Çok bekledim çünkü.. Sitem olmalı mı aşkın içinde sevgili... Sitem etsem üzer miyim seni.. Onca zaman beklemişim seni.. Sitem etmeden.. Edemeden..


------------Hem sen sevmesen de severim ki ben seni.. Beni seviyorsun diye sevmiyorum ya.. Sen olduğun için.. O yüreği ruhu taşıdığın için.. Her şeyinle.. Seviyorum..
Bu bizim masalımız değil mi sevgili.. Sonunda asla düşmeyecek olan üç elma var gerçi ama.. Sonsuz bir masal olsun bizimkisi.. Varsın olmasın sonu.. Hani.. BİLSELER... KISKANIRDI ya cümle alem.. Bizi.. Sevgimizi.. ama.. Varsın kimseler bilmesin yüzyılın en güzel aşk masalını.. Biz biliyoruz ya.. Sevgimiz var ya.. Ne güzel.. Sen ne güzelsin..
Sessiz sevmelere mahkum ettin bu yüreği sevgili.. senden gelen her güzel şeyle birlikte buna da eyvallah..

----------------------Kalbim kalbine emanet yar...Ben ruhuna talibim..

Sema Şener



*********YÜREĞİMSİN

----------------Senin sevginin verdiği sıcaklıkla ısıtıyorum yüreğimi ve her gece yatağıma uzandığımda sesinle süslüyorum hayallerimi. Gecenin karanlığına inat gözlerinin pırıltısıyla aydınlatıyorum kalbimi. Ve her gözlerimi kapatışımda görüyorum hayalini. Sen benim yüreğimsin yar...


--------------Hayatı seninle yaşamak daha güzel şimdilerde. Aldığım her nefes daha kıymetli bugünlerde. Kuş cıvıltıları bir başka geliyor kulağıma. Hayalinin resmini çizdim odamın duvarlarına sensizliği yaşamamak için. Her şarkıda seni buluyorum; çünki hayatımın her parçasında sen varsın. Öyle sevdim ki seni, öyle yüreğimden, öyle kalbimin ta derininden, kalbimin en üst köşesine oturttum seni. Baştacımsın benim için. Sen benim yüreğimsin yar... Kalbimin kıyılarında senin sevdan var. Demir atmış yüreğime .Herhalde dünyadaki en şanslı kişi benim; çünki senin sevgine barınaklık yapıyorum. Dünyada hiçbir şey umrumda değil seninle. Senin kollarında ölmenin hayali bile bir bayram sevinci uyandırıyor içimde. Sen yoksa hayatımda ben de yokum şu yalan dünyada. Sen benim yalan dünyadaki tek gerçeğimsin. Alınyazımdaki en güzel yazısın. Kaderimdeki başıma gelebilecek en talihli olaysın. Sen benim yüreğimsin yar...


***********Bir gülün suya doyamayacak kadar susuzken suya olan hasreti gibi susuzum sana. Uçurumun kenarındaki karanfilin yanlızlığıdır, sen yokken yanlızlığım. Bulutların, ağlarcasına yağdığı yağmurun arkasından çıkan güneşin oluşturduğu gökkuşağının hayranlığıdır benim için varlığın. Öyle sususuzum ki sevgine, öyle yanlızım ki sen yokken yanımda yar öyle hayranım ki sana dünyadaki tüm sözcükleri bir araya getirsen anlatamaz seni bana. Sen benim yüreğimsin yar...


**********Bilinmezlerin içindeki tek bildiğimsin. Seninle süslüyorum yarınlara dair kurduğum düşleri. Ve hiçbir zaman korkmuyorum bu aşk denizinde yüzmekten. Kırmızının yüreğime hissettirdiği tutkudan bile daha tutkulu seviyorum seni. Varlığın bile bir başka atmasının sağlıyor kalbimin, yokuluğun ise yakıp kavuruyor yüreğimi. Bilemediğim, karanlık yarınlarımdaki tek güneşimsin. Sen benim kalbimsin yar...


--------------Dünyada söylenebilecek en güzel iki kelimenin anlamını çözüyorum sende. Senin uğruna yitirdiğim tüm değerlerime karşı hayatta kazanabileceğim en müthiş şeysin benim için. İyi ki varsın, iyi ki yanımdasın. Seni son nefesime kadar dünyaya anlatacak kadar değil, öldüğümde bile meleklere anlatacak kadar seviyorum!Sen benim herşeyimsin yar... Yüreğimsin
Özgür BÜYÜKÇELİK




----------İÇİMDEN SÖYLÜYORUM
**************Seni seviyorum diyorum sürekli, ama artık içimden.. Sessiz sessiz yapıyorum konuşmalarımı, ne sen duy ne ben duyabileyim.. Kimse bakmasın gözlerime.. Kimse konuşmasın hatta benimle çünkü kendimden çok sendeyim son günlerde.. Sessizliğim bundan.. İçinde huzursuzluk çıkartmayayım diye çabalıyorum.. Söylediğim tek cümle var, nakarat oldu; Seni seviyorum.


**************Sen, huysuz bir ev sahibi gibisin aslında.Sürekli atmaya çalışıyorsun beni yüreğinden. Ya da kendine bile yabancı biri. İnsan bunca zaman emin olduğu şeylerde yanılır mı? Bu kadar uzak, kayıtsız nasıl davranabilir ki.Anlamadım ben seni.. Anlayamadım.. Hatta seninle göz göze gelmek kabusum son günlerde, nedendir ki savunduklarımı görmek istemiyorum senin gözlerinden akan..


****************Şimdi ben gidiyorum.. Daha doğrusu uzaklığım seni kaybetmek istemediğimden aslında.. Ama misinalar var elimde fark etmediğini sanarak yakın olmaya çalışıyorum çoğu zaman ve bu o kadar rasyonalize halde oluyor ki kendime inkarım kolaylaşıyor.. Kızıyorum sana.. Neydik ne olduk diyorum sonrasında.. Başlıyor durduramadığım göz yaşlarım ve hıçkırıklarla adını anıyorum.. Yine aynı cümle sessizliğimde aklımdan geçen ve yüreğimde avazı çıktığı kadar bağıran; seni seviyorum.


************Zamansızım aslında.. İlerleyen hayat beni içine alıyor gibiyim.. Rutinler devam ediyor, biraz sen varsın aralarında o kadar.. Zaman sızım oluyor bir anlamda da.. Senden uzaklaşıyorum ve bunu kabul etmek zorluyor.. Canımı acıtan şarkılarda güçleniyorum şimdi.. Giderim diyorum.. Denedim diyorum.. Sevda yerine dokunmadım onun diyorum.. Ve ne var biliyor musun.. Değersizliği görüyorum en çok, senin duvarlarına çarptığım yerlerime bakıyorum o değersizlikle.. Sonrası boşluk..


***************Sonrası yalnızlık biraz.. Ve sonrası yine her şeye rağmen sessiz sedasız bir seni seviyorum.İçimdekileri bildiğini sanırdım.. Gülümsediğinde sıcacık olurdum.. Anladıklarımı anlattığım yerde vardın diye düşünmüştüm.. Ama yoksun.. Şans mı şanssızlık mı bu yaşantılar.. Biz demeye çalışmak şimdi zor.. Senin sessizliğin benden de öte.. Duyamıyorum.. Sadece içimden düşüşünü fark ediyorum.. Sıyıra sıyıra geçiyorsun yüreğimin sen yerlerinden.. Kanıyorum.. Ve biliyor musun bu yaralar kapanmayacak.. Kendime ulaşamıyorum artık sende var olan.. Yaşatıyor musun bilmiyorum beni iç dünyanda.. Var olmasam bile son cümlelerim yine sitemle karışık; seni seviyorum.Anlamıyorsun beni diyorsun ya hep, evet anlamıyorum.. Anlamayacağım da..Çünkü senin aşk demeye çalıştığın, ömrü en çok bir günlük kelebek.. Sen beni anlamayı denesen birbirimizi sevmek için elde olan nedenlerin sonu yok, göreceksin..


************Nefes aldığım her saniyede çünkü ile bağladığım seni seviyorumlar var içimde. Baktığın yer neresi şimdi duygulara bilmiyorum.. Her görüş ve her uzaklık eski yakınlıklarla yan yana duracak hep.. Üzüleceğim ben.. Sen ne yaşıyorsun artık bilmiyorum.. Evet yaralıyor bu da.. Gülümsemeye mecalim yok, biraz senin yüzünden aslında.. Bende kalanları istediğin zaman alabilirsin diyeceğim ama sen bana hangi duygunu bırakmıştın ki..


***************Sana verdiklerimi almayacağım merak etme çünkü onlar gibisi olmayacak bundan sonra sana sunulan sevgilerde.. Sakla.. Göz yaşların ıslatır bir gün.. Korkma sessiz sessiz söyleyerek cümlemi, kendine bırakıyorum kiracısı olduğum yüreğini.. Zarar ziyan yok.. Hissettiklerin için mücadele edersin sanmıştım, yanıldım.. Kendinle kal şimdi.. (Avuntu sevdalarda, yalnızlığınla kal...


FARKINDAMISIN!!!!!!!!!
Son günlerde ne kadar da aciz kaldık.
Bize ait cümleler kurmaktan.
Bırak seni seviyorum demeyi,Bir günaydını bile çok görür olduk birbirimize.
Tükenen, sevgimiz mi,
Yoksa, yoksa dilimiz mi varmıyor?
Ne sen bana iyi misin diyorsun,
Ne ben sana günaydın.
Farkında mısın?
Ağzımızı bıçak açmıyor.
Sebepsiz değil yavan kelimelere baş vurmamız,
Saçlarını bile taramıyorsun eskisi gibi.
Benimse içimden gelmiyor tıraş olmak.
Eskiden daha zili çalmadan açardın kapıyı.
Kokunu taa aşağılardan duydum derdin.
Özledim derdin.Kısar gözlerini, ya sen ya sen derdin.
Öylece sarılıp kalırdık kapı eşiğinde.
Kaç gecedir,Koltuğun bir kenarında uyuyup kalıyorum.
Öyle arttı ki son günlerde romatizmalarım.
Adeta kar yağıyor geceleri sol omzuma.
Sana ilaçlarımın yerini korkudan soramıyorum.
Ya cevap vermezsen.Ya git kendin al dersen.
Korkuyorum işte.
Sevginin tükendiğini bilmekten korkuyorum.
Dün, ilk defa kahvaltı etmişsin beni kaldırmadan.
İlk defa çayı dün soğuk ve şekersiz içtim.
Kaç zamandır adımla seslenmiyorsun bana.
Bir tabloyu meydana getiren iki unsur gibiyiz.
Senin vurdum duymazlığını.
Benim aksiliğim tamamlıyor.
Sen ayrı odadan kalkıyorsun.
Ben taa uçtaki odadan.
Bir suçlu gibi öne eğip başımızı,
Öylece geçiyoruz yanından birbirimizin.
Hiç umursamadan!
Yok yok bu böyle olmayacak.
Ya sen aç kıza telefon,
Ya ben bu böyle olmayacak.
İstersen oğlanları sen ara.
Onlar seni daha bir severler.
Kısaca ya ben gideyim, ya sen.
Belki de bir zaman ayrı kalırsak,
Kim bilir belki de özleriz birbirimizi.
Bu günleri hiç düşünmeden,
O hoyrat, o pervasızca harcadığımız,
Aşkımıza nasıl muhtacım şimdi, nasıl!
Bilemezsin.Olsun, bir müddet yemeği dışarıda yerim.
İlaçlarımı masanın üstüne geceden dizerim.
Parmağıma ip bağlarım falan.
Ya da istersen ben gideyim.
Gideyim de nereye.
Galiba yaşlanmamalı insan.
Şuç erkek veya kadın olmakta değil,
Suç dediğim gibi o hoyratça harcadığımız Yılların bir bedeli olmalı.
Dün o filmi seyrederken ağladığını gördüm.
Sanma ki fark etmedim.
Sanki ikimizin son dönemi.
Ne kadar açığa vursak ta öfkemizi,
Gem vuramasak ta alışkanlıklarımıza.
Demek ki!Bazı şeylerin çok geç anlaşılıyormuş değeri.
Bir ara gözüm takıldı, saçlarına karışmış akların.
Benimse kış çoktan oturmuştu şakaklarıma.
Hatırlar mısın ilk yemeğe çıktığımız günü,
Nasılda elim ayağıma dolaşmıştı hani,
Hatırlar mısın,Bir mecal kalırcasına gülüğünü.
Şimdi ise bak yüreğimiz bir mecal.
Dağ başı yalnızlıklarına mahkum ettik birbirimizi.
Ne zaman biter bu suskunluğumuz bilmem.
Ya bir ölüm anı çığlığıyla,
Sahi ben ölürsem ağlar mısın?
Bana, bana hiç sorma.
Düşünmek bile acıtıyor içimi.
Cam kesiği ağrılara gark oluyorum.
Hem benim bildiğim önce,Erkekler ölür.
O zamanda sen,O zamanda sen kalacaksın yapayalnız.
Ne yapar, ne edersin bu koca şehirde.
Kim getirir her sabah o çok sevdiğin,Taze fırın ekmeğini.
Kim sular bahçeyi,Kim budar yediverenlerini.
Ve kim koyar sen daha uyanmadan.
Yastığına o en güzel güllerini.
Zor değil mi?Yaşamın en zor tarafı işte.
Kolay değil alışkanlıklardan,Bir an için vazgeçmek.
Zaten, zaten benim tek alışkanlığımda sensin.
Yok, yok senden vazgeçemem.
Zaten benim bildiğim,Erkekler özür dilemeli ilk,
Galiba daha bir yakışıyor
Seni seviyorum demek erkeğe.
Yok yok, bu sabah kalkınca,
İlk işim sana sarılıp ve hiç yüksünmeden,
Ve kırgınlığı bir yana atıp,
Seni seviyorum demeliyim.
Seni seviyorum günaydın demeliyim.
Günaydın bir tanem,
SENİ ÇOK SEVİYORUM
Canım karım.
Günaydın


*SENİ! İÇİM'DE TERKEDİYORUM.
---------------Ey yar! Diyetini ödedim atalarıma sana sır esişlerin. Vakit; pervasızlığı vurulan lacivert bir yalnızlığın tam yirmiüç'ü. Susmalarına güç yetiremedi avazım. Kafi gelmedi sesimin alfabesi konuşmayan cümlelerine. Bulgusuz yakılışlarımı kederin demlendiği yerlere gömüp, içimi terkediyorum. Gitmelerimden başka ne varsa içimde, hepsi yar boşluğu. Hepsi, aynalarda kalan müsvedde ben.
----------------Hiçkimsemin bir yerden bir yere gidemediği nemlenmiş yüzümdü sensizlik oysa. Cinayetlerinden sıyrılan saplantılı bir katilin arsız istihzalarıydı pas tutmayan hoyrat gece. Fakat '' Tek cani ve tek maktül kalbim '' diyorum, kanla sıvayarak günahlarımı. Yüzü gülmez yaralarımı isli gülüşlerimle dağlasamda, onulmaz artık gözlerim. Kahrı bitmez serzenişlerimin. Kanı durmaz intiharlarımın.


------------Ey Aşk! Maskesini taktığım ucube hülyaların dar dehlizlerinde, bir hayatımı yitirdim bir de hayalimi. Yani bana dönemediğim seni... Sahi, hayatın neresindeyim ben? Saçlarımda doğranan bu fırtına hangi kim'im? Bozkırları sarsan intizarlı feryadım annemin kasırga susuşları değil mi? Sevgili! Bu aşk kefenlenmeden hiçbir şair intihar edemez beni diyebilseydim, ölüme Şeb-i Arus adını verirdim. Şölenlerle karşılardım Azrail'i canıma gül takarak... Olsun! Yinede bana yabancı beni gömmeden seni yaşatamam. Boşa değildir Tahiri yanışlarım o yüzden. Zühre olmasanda artık gökyüzümde, Yeşil'im.


---------------Ey güzellikte Yusuf'un kızkardeşi! Siyahlar giyinmiş hummalı bir lodostur suretim bugün. Yirmiüç kez kendimi ıskaladığım soylu bir kavgadır, hücrelerime sirayet eden yeşil gözlerin. Söylesene! Kalsam kime yarayacak? Gitsem kim yaralanacak? Bil ki, aşk cevapsız kalmaktır ve hayatsız yaşamaktır darp izleriyle. Kalmam gerekirken gitmelerin körelmiş aydınlığına tutunmamdır. Ben Rüzgar, '' Ya aşk beni yenecek ya da ben aşkı susturup kendimi yakacağım''.


--------------------Kusursuz yalnızlıklarda, yaşamın sıtma nöbetlerinde yaşamama mücadelesi veriyorum. Yirmiüç'ün kandan akarsuları yürüyor sahralarıma. İmlasız cümleler büyütüyorum şahane yokluğuna, devrilmişken düşlerin üstüme. Sesi güllere hayat katan ey! Gülsen, ağlama. Gül, sen. Sen gül. Ben giderim zerrem düşmeden avuçlarına. Dağlar yıkılsada kafiyesiz ben'liğimin üstüne, aldırma! İçimde yokluğun kadar sen varken, kıyamaz bana toplu katliam merasimleri. Zaten kör bir aşktı seni kalemlerin diline veren. Yalnızca, seni baktığımı unutma. --




-------------------Ey Rüzgar'ın Aşk'ı! Kaç yağmur eskidi serseri kirpiklerimde, gelişinden bu yana? Kaç satır, şiir adıyla infaza yürüdü saçının bir teli için? Gözlerine halel gelmesin diye yüreğimle bakamadım sana. Firari rüyaları kucakladım hep. Kaçağım gülüm! Eşkiya bir sevdanın dağlarına yaslanıyor alnım. Üşüyor, seni içinde bıraktığım içim. Suların çoktan Aşk'a geldiği bir okyanusun dalgalarında kullanılmış esişimi uçuruyorum. Baskın yemiş güven duygun bakışlarıma yığılmış sanki. Gülüm! Lanetli kavmimden miras kalan ah-u zarların semazeniyim. Dönüp duruyorum Mevlevi bir aşkla /aşkına/ ah çekerek.


-----------------Sevgili! Daha vasiyetini yazmadım savaşlarımın. Taze mezar kokan aşkımı, iç kanamalı ikindilere karşı yüz üstü bırakmadım. Ama enkazıma yürüyorum en diri ölümlerimle. Ne olur! Kendimde kal. Ben beni boğdum. ''Ağladı bulutlar/Tutuştu yağmurlar/Bir yürek sustu''. Bir Rüzgar sustu. Beni sende tüketen kendimden en bölüşülmemiş çığlıklarımla;

----------------SENİ İÇİMDE TERKEDİYORUM.
Ey Rüzgar'ın Aşk'ı! Kaç yağmur eskidi serseri kirpiklerimde, gelişinden bu yana? Kaç satır, şiir adıyla infaza yürüdü saçının bir teli için? Gözlerine halel gelmesin diye yüreğimle bakamadım sana.Firari rüyaları kucakladım hep.
CENGİZHAN KONUŞ

------------------SANA! BENDEN BAŞKA GİTME DİYEN OLMASIN

************Sana, "bir resme bakıp da içinin acıdığı oldu mu?" diye çok sormak istedim. Ama ya bugüne kadar acımadıysa ve bundan sonra da hep acırsa diye korktum. Nereden çıktı şimdi bu deme, ne zaman resmini elime alsam suretine dokunsam bir el uzanıp tâ derinlerden beni bambaşka bir sen’e Bü rünürüyor. Hiç olmadık bir yerde hiç aklımın ucundan geçmeyen bir hatıranın kollarında dolaşıp seni aramak sensizlikte ya da hiç eskimemiş bir resim de alışılmışın dışında. Uzaklıklara hükmedemeyip, bir resimle avunmak zor. Daha dün yanımdayken bugün yokluğunu solumak zulüm. Ne bir dar ağacı, ne de bir kefen. Yanımda olmadığın anlardır beni içten öldüren.
*****************"Bir resme bakıp konuştuğun oldu mu?" diye sorsam sana cevabın ne olurdu? Mesela hiç benim resimlerimle kavga ettin mi? Biliyorum biliyorum bu delilik bana mahsus. Beni benden alıp sende bir ben yapan işte bu. Delilik. Ben sana olan sevgime öyle bir değer biçmişim ki şu dünya yüzündeki farklı farklı milyonlarca aşk çiçeğinden birer damla bal koymuşum içine. Biliyorum ne dersem diyeyim o otobüse bineceksin ve beni bendeki sen’e terk edeceksin. Ben yine sana el sallayacağım kollarım halsiz düşene dek. Biliyorum gözlerini bir an bile ayırmayacaksın benimkilerden otobüs garajı terk edene kadar. Ben seni yine özleyeceğim ve sen bir gün yine döneceksin nasipse.
**************Dur gitme seni bensiz bir şehire yollamak, beni sensiz bir şehirde mahsur bırakmak zor gelir gönlüme. Kim bilir sensiz günlerimin arşivine kaç sensizlik daha ekleyeceğim. Sensiz kaç güneş doğacak üstüme, bensiz kaç gece geçireceksin. Dur ne olur. Beni sensizliğin acılarına gömme.
******************Madem gideceksin hayalimi unutma, bir an olsun ayırma yanından. Sen gideceksin ben sana burada özlem biriktireceğim. Biliyorum gitmekten çok da mutlu değilsin. Sen de beni özleyeceksin sen de... Güneşe bakarsan beni, geceye bakarsan da beni hatırla. Bir ses gelirse kulağına şiirim, bir damla düşerse avucuna gözyaşımdır anla. Sen beni özlemeye gidiyorsun ve bunu biliyorsun. Seni seviyorum desem zaten biliyorsun. Hoşça kal desem mümkün değil. *
*************Ben sana ne diyeyim ki...
Dönüşün gidişinden kolay olsun. Ben seni kalbimin kapısında bekliyor olacağım. Niye mi? Nasıl cevap verirsem vereyim ne seni ne beni ne de sevgiyi anlatmaya yetmeyecek.

*****************Sana benden başka !Ğitme! diyenin olmasın. İnşallah.

Sen kimseye benzemezsin
/ kimse sen oLamaz.. Başka birine söyLesem
/ bunu anLayamaz..




---------------------
MÜSAİT BİR YÜREK ACISINDA İNEBİLİR MİYİM?

>------------Elveda..Yol ayrımı çoktan gelmiş de..geçmiş bile..İneceğim son durak gelmişte ben uyumuş kalmışım. Camın ardındaki renkli dünyalara daldım..Kaçırdım ineceğim yeri.. ..........Şimdi! Müsait bi yürek acısında indirirmisin? beni.......

>--------Yolculuk çok güzeldi sağ ol.. Hiç ağlamadım (yalan..) hiç üzmedin beni (yalan..) hiç yakmadın canımı (yalan…) .Çok ama çok sevdin beni .(YALAN…Söyleyebileceğin….........üstelik utanmadan söylediğin bir yalan..) Merak etme, ben buradan sonrasını biliyorum...........Yürürüm evime kadar...........Ben bu yollardaki cam kırıklarını tanıyorum............Yolara dökülmüş acıtan dikenleri biliyorum.................Daha önceki parçalanmış ayaklarımdan kalan kanlar kurumuş ama izleri kalmış......Ben o çizgileri takip ederim.. Sen sakın üzülme.............

>------------Müsait bir yürek acısında inebilirmiyim?.. ..........Gerçekten çok
sıkıldım........Gitmeye hiçbir zaman cesaret edemedim.Korktum..Düşmekten ,yalnız kalmaktan , saplantılı düşlerimden korktum..Seni kaçıp sığınacağım günahlarımdan af dileyeceğim mabet bildim..Nedense tüm günahlarımıda seninle işledim.- Utanıyorum.......Yalnızlığımdan........Korkuyorum hemde daha fazla tüm korkularımdan.. Kandım..kandırıldım.. Üstelik sen kandırmak içinde hiç çaba sarfetmedinki…Tüm suç benim..Ben tüm yalnızlığımı hak ettim. Renkli gözlerinde renkli hayallere daldım..Oysaki senin bir suçun yoktu.......Ben kendi uydurduğum aşk masalına inanmıştım….....Hani masal olacaktık seninle.. Şimdi koca bi yalan, olduk..

>------------------- Müsait bir yürek acısında inebilirmiyim?…. ........İnanmıyorum artık mutluluklara..........İnandığım tek şey su rengi tuzlu gözyaşlarım........Gözyaşlarımla yıkayacağım kalbimi. Başka bir çaremde kalmadı........Direnmelerim boşuna..S...........en çok sevmiştin ya beni (YALAN..) Şimdi canın acıyacak ya (yalan), için parça parça olacak ya (yalan) sakın üzülme.. Ben senden önceki yoluma devam edeceğim. .Emin adımlarla yürüyeceğim. Sonra uzun yolculuklardan sonra kendime varacağım .. O vakte kadar yalın ayak yürüyeceğim..

>--------------------Sen beni indir müsait bir yürek acısında..Ben kendi derdime ortak olacağım.. Bomboş çocuksuz bir parkta bırak beni......Ben biraz geleceğin yalnızlığını seyredeceğim..Biraz çocukluğuma ağlayacağım......biraz yitirdiklerime ..biraz karanlık gecelerime ..biraz güneşleri batmış günlerime ağlayacağım......Sana hiç ağlamayacağım (yalan) , seni bundan sonra hiç düşünmüyeceğim.. Gömeceğim kalbimi gömdüğüm yere .......Seni unutacağım (yalan..yok hayır gerçek) Zamanımı alacak ama unutulacaksın. Senden bana, bir tek yalanlar miras kalacak..

>------------Müsait bir yürek acısında inebilirmiyim?........ Keşke sevdim bir zamanlar seni ama bitti şimdi deseydin…Keşke bu kadar değersiz görmeseydin önünde dağlar gibi duran yürekli sevgimi. Şimdi sevgin bir kambur sırtımda…Taşıyacağım ömrümce yalandan sevgini.. İnsanlardan gizlemeye çalışacağım.. Kahretsinki herkes görecek o kamburu..Ben ardımda saklıyorum sanarken görünecek.. Gözyaşlarım içime akıyor.. Hiç bir merhem çare olmuyor yüreğimin acısına ..

>---------Seninlede yalnızdım..ama bu yalnızlık zor geldi bana.. Tüm zorları başardım ya hayatta .. Şizofren sevdam terk etmiyor içimden beni.. Dönüşü olmayacak bir yola girdim..Zaten sevgimiz asla kesişmeyen paralel yollardı birbirine.......Ve biz hiç bi zaman kavuşamadık bize....İstemiyorum artık renkli gözlerini......Söylemeyeceğim artık sana en güzel aşk sözlerini..

>-----------Yalvarmayacağım bu sefer ardından…Bu sefer gurur yapıcak bir durum yok…Bıçak gibi kesildi sevda bağları..Bu sefer başka bir tenin kokusu bulaştI bize..........Kaldıramaz bu aşk bu lekeyi..Kaldıramaz bu sefer bu kalp başka kalbin kırıntılarını..Üstelik seni kandıran o tene nefret bile duymuyorsun…....Üstelik saçma bir tek geceyi bana tercih ediyorsun…........ Bu sefer dur demiyeceğim sana..Bu sefer kapattım kapılarımı açmıyacağım sana….Bu sefer yoksun gözümde..

>---------------Müsait bir yerde indir beni..Ben bundan sonraki yolculuklarımı kaçak yapacağım..Bir trenin kompartımanında kaçak bir yolcu olacağım..Hiç bir biletçi bulamayacak, bu kaçak sevdalı yolcuyu..Hiçbir yolcu görmeyecek bu kaçak yolcunun yüzünü , hiçbir zaman duyamayacak bu yolcunun kokusunu kimse.. Hadi! Şimdi indir, beni. Müsait olmayan bir yerde…

*******SeVmiyoRum kenDimi...! Sevmem öyLe heRkeSin sevDiqi $eyLeri.************

BİRİMİZ AYAKTA KALMALIYDI


Üzülme! Beni kaybettin diye,
Zaten! Kazanmamıştın.
Hiçbir aşk! Titremez sonuna kadar.
Sende inanmamıştın..
Birimiz ayakta kalmalıydı,SadIk kalmalIydI yeminlere,
Bunu ben baŞardım canım.
İkimizi yerine.
Bundan böyle hasret olsun.
Hayatta en güzel düşün.
Benle yaşadıklarını unut,
YaŞamadIklarını düşün.
Birimiz ayakta kalmalıydı.
Sadık kalmalıydı yeminlere.
Bunu ben, başardım canım.
İkimizi yerine.

(şiir)
Ben küçük törenlerin adamı! Olmadım hiç.
Allahını çektim acının!
En küçük yaşını bilirim,
Şimdi bir heykel gibi dimdik.
Yarın ne olur bilinmez.
Üç günlük dünyada herşeyim oldun
AslInda hiç bir Şeyimsin..

*****Hosçakal****
Kapatamadık maziden kalan yaraları.
Yeni renkler yaratamadık dünyanın kirinden.
Bu şiir sanadır;
Bir daha asla,

Bir daha asla göremeyeceğin birinden..
Bundan böyle hasret olsun, (hasret olsun)
Hayatta en güzel düşün. (en güzel düşün)
Benle yaşadıkların unut.
Yaşamadıkların düşün. (oof)

Emrah**Hakkı Yalçın

AFFETMEK


***************Nefreti aşmanın tek yolu var; Affetmek. Başkalarını affettiğimizde biz özgürleşiriz. Nefret yaşamdan zevk almamızı, insanların güzel yanlarını görmemizi engeller. Hiç kimse saf iyi yada saf kötü değildir. Salt kötü lükleri görmek bir süre sonra şüphe ,depresyon ve umutsuzluk denizinde boğar insanı. Nefret dolu bir yaşam, mutsuz bir yaşamdır.
*********** Affetmek insanı derinleştirir. Affetmek için, insanın ruhsal ve zihinsel olarak kendisini hazır hissetmesi gerekir. Çünkü affetmek bir seçimdir.kimsenin zorlamasıyla affetmek mümkün değildir.affetmek bir süreçtir. Birden bire affedişler bile bir sürecin ürünüdür. *************Affetmeyi seçtiğinizde kimse size borçlanmayacaktır.Yani koşullu affetmek yoktur. Diğer insanlarda sizi affetmesini değişmesini ve ya sizin istediğiniz gibi olmasını beklemeyin.
*************Affetmek bir seçimdir. Amacı sizin rahatlamanızdır, sizin özgürleşmenizdir. Nefret duygunuz kişinin yaşıyor yada ölmüş olması, sizin affetmek sürecinde duyduğunuz acıların yoğunluğun da bir farklılık yaratmayacaktır. O acılar sizin acılarınız. Affetmek kolay değil. Fakat özgürleşmek için gerekir. Çoğu insan affetmenin nefret ettiği kişiyi suçsuz yada haklı olduğu anlamına geleceğini sanır. Oysa affetmek, geçmişteki anıların boyunduruğundan kurtulmak, yaşamımızı kontrol altında tutmasına son vermektir.

Affetmek! O kişiyi sevmek değil.
Affetmek! O kişiyle konuşmak zorunda olmak değil.
Affetmek ! O kişiyle ilişkiyi sürdürmek değil.
Affetmek ! O kişiyi suçsuz bulmak değil.
Affetmek! O kişiyi haklı bulmak değil.
Affetmek! O kişiyi kucaklamak değil.
Affetmek ! O kişinin beklentileri doğrusunda davranmak değil.
Affetmek! O kişinin verdiği zararları telafi etmek için çaba göstermemek değil.
Affetmek! Kırgınlığını, küskünlüğünü, nefretin hapishanesinden ! özgürlüğe kavuşmaktır.
Affetmek! Artık acıyı hissetmemektir.
Yapılanları zihinsel olarak unutmak mümkün değildir. “Duygusal unutma” affetmenin diğer adıdır.

Bir Kadın Nasıl Gider?


Bir kadın ne zaman gider? Hiç düşündünüz mü, bir kadının gidişi neden bir erkeğin gidişi kadar gürültülü olmaz? Kavgasız, sessiz ve anlamsızca gider kadın.
Bir Kadın Nasıl Gider?
İlişkide erkekler sıkıldıklarını belli ederler. Bu iş yürümeyecek düşüncesini, gözünüze sokarlar. Önce gereksiz kavgalar başlar. “Sen zaten hep böylesin” cümleleri yerleşir diyaloglara, “şunu yapmandan nefret ediyorum” alt metni üstüne, binlerce söz edilir. Elleri ayrılır erkeklerin, televizyon karşısında el ele oturuşlar biter, herkesin kendi koltuğu vardır ve artık uyku gelince yatağa gitmek zor gelir. Çoğu zaman kadının üstüne örttüğü battaniyeyi, sabaha karşı üstünden attığı için, üşüyerek uyanan adam, sessizce yatağa gider, hiç dokunmadan, çalar saatini sesini bekler tan vaktinde.
Akşam toplantılar çıkar, seyahatler girer araya işi müsaitse ve eve gelince, nasılsının yerini alır yemek mönüsünü sormak. Görev gibi, tatsız ve uzun aralıklarla yapılan sevişmelerin acısına, ihanet eklenir. Dışarıdaki konuşmaları kulağına gelir kadının, çocukları için evliliğini yürüttüğünü söyler herkese adam ve hiç hatayı kendinde aramaz. Kafasına göre birini bulmadan, bir dala tutunmadan, başka bir tene dokunmadan gidemez adam, gideni de zordur.Yani, bir erkek ilişkiden gideceğini hem belli eder, hem bağıra çağıra anlatır. Şiddete varan gece yarısı kavgalarında, alkol limitini aşmış ve kim bilir hangi hayali aşkı bırakarak gelmenin kızgınlığını çıkarır, saatlerce beklemiş olan kadından. Bu kadar basittir, bakarsın yüzüne ve anlarsın ki, o adamda artık sevgiye dair hiçbir şey kalmamıştır.
Kadınlar böyle gitmez aslında gidemez. Çok uzun emekler verir ilişkisini yürütmek için. Birinin kadını olmayı yüreği, beyni, ruhu o kadar zor kabul etmiştir ki, başka bir adama ait olmayı istemez. Erkek gibi, çorbanın tuzu eksik diye kavga çıkarmaz mesela, tam tersi, konuşmamız lazım der. Erkekler de en çok bu cümleye sinir olurlar. Ertelenir o konuşmalar, maç bitimine, yemek sonrasına ve daha birçok lüzumsuz şeyin ardına ötelenir. Kadınlar inatçıdır, hayata tutundukları gibi, aşklarına da sahip çıkarlar. Bu yüzdendir, konuşup derdini anlatma isteği, karşı tarafı ikna edene kadar uğraşırlar. Sonunda pes eder adam, bir ışık görür kadın, tüm derdini paylaşır. Genellikle ne cevap alır? Abuk sabuk konuşma! Gereksiz ve saçma gelmiştir adama anlatılanlar, hiç de üstünde durmamıştır. Yine bir sıkıntı, tatmin edilemeden geçiştirilir ve adam gün gelip bunların kendisine ok gibi döneceğini bilemez.
Bir kadın şikayet ediyorsa, ya da erkeklerin deyimi ile vıdı vıdı ediyorsa; erkek bilmelidir ki, o ilişkiden hala ümidi vardır kadının. Yürütmek, birlikte yaşamak, sorunları çözerek mutlu olmak istiyordur. Daha önemlisi, o adamı hala seviyordur.
Kadın susarak gider! En önemli detaydır, erkeklerin hiç anlayamadığı durum işte bu kadar basittir. O gün gelene kadar konuşan, kavga eden, tartışan kadın, kendini sessizliğe vermiştir. Ne zaman ümidini o ilişkiden kestiyse, o zaman sevgisi de yara almış demektir. Yüreğindeki bavulları toplamıştır, kafasındaki biletleri almış ve aslında bedeni orada durarak, ilişkiden çıkıp gitmiştir. Kadın, gerçekten gitmişse, çok sessiz olmuştur ayrılışı, kimse hissetmeden, kapıları vurup kırmadan gitmiştir. Her akşam eve geldiğinde, kapının açıldığını gören adam anlamaz ama bir kadın sessizce gider. Ne mutfağında yemek pişiren, ne yan koltukta televizyon izleyen, ne gece ruhunu kenara koyarak yatakta sevişmeye çalışan kadın, artık o kadındır. Bir kadının çığlıklarından, kavgalarından korkmamak gerekir, çünkü kadının gidişi sessiz ve asildir.

SON HIÇKIRIK ----

İlk mektup tadında yazılmalıydı, bir aşkın son satırlarında.
Sana ilk mektubun say bunu da, belki seni çok özleyeceğim.
Ama bil ki, seni hep çok sevdim, ve her zaman seveceğim.
Seni çok seviyorum, her zaman seveceğim.
Bin kalbim olsa sana hepsini vereceğim.
Bir gün kaparsak gözlerimizi,
Son hıçkırık göklerden buluşturacak bizi.
Sana bu kez okeyden çaldığımız taşları değil,
Yüzünün kıblesine okuyamadığım, duaları yazdım.
Ne, ezberleyip unuttuğumuz hicaz şarkıları değil,
Ne de, zula da söndürdüğümüz sigaraları.

Beyaz yalanlarımızın ince hesaplarını da değil.
Yıllardır içimden sayıkladıklarımı yazdım sana.
İdamımın son dileğini, taşıyamadığım itiraflarımı,
Çaldığım, yıllarımı yazdım bu kez sana.
İçimin en iç yanı, sakın ağlama sen.
Yokluğumu da at pencereden şimdi.
Ve okuduğun her satırda yırt beni.
Duvarlara astığın her asi sitemini tak peşime de,
Gönder hadi.
İçimin acıyan yüzü, sakın ağlama sen.
Ağzından her kaçanı ezberle sadece,
Ve söyleyemediğim diğer yalanları da.
Bu mektup ALLAHIN emriyle,
Bu mektup sana tüm hasretimle.
Tıpkı gözlerinin renginde mürekkebim,
Satırlarım bahtım karanlığında.
Kaybedilmiş bütün savaşlarım adına.
Yenilmişliğin, mahcup cesaretine sığınıp ta.
Sensizliğe ve hep sessizliğe biriktirdiklerimi.
İçimde dağları deviren gizleri yazdım sana.
Bir gün bu hikayenin de biteceği aslında hep aklımda.
Sana veremediğim bütün sözler artık son satırlarında.
İçimin en iç yanı, bendeki bir enkaz yığını.
Seni terk etmenin bile başkaydı tadı.
Sana hasretlenmek zaten bana mübahtı.
Baksana, bu ayrılık ikimize de çok yakıştı.
İçimin acıyan yüzü, sakın ağlama sen.
Bendeki bir ayrılığın hüznü,
Sende kaybetmişliğin acı telaşı.
İnan senin ki çabuk geçer.
Ama benim ayrılığım kim bilir,
Kim bilir kaç ömür sürer.
UĞUR ASLAN

ANLADIM

*****Bunca zaman bana anlatmaya çalıştığını, kendimi bulduğumda anladım.

***Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu varmış. Kendi yolumu çizdiğimde anladım...

***Bir tek yaşanarak öğrenilirmiş hayat.Okuyarak, dinleyerek değil.

***Bildiklerini bana neden anlatmadığını, anladım...

***Yüreğinde aşk olmadan geçen hergün kayıpmış Aşk peşinde yalınayak koştuğumda anladım...

******Acı doruğa ulaştığında gözyaşı gelmezmiş gözlerden, Neden hiç ağlamadığını anladım...

*****Ağlayanı güldürebilmek,ağlayanla ağlamaktan dahadeğerliymiş. Gözyaşımı kahkahaya çevirdiğinde anladım...

***Bir insanı herhangi biri kırabilir, ama en çok sevdiği acıtabilirmiş. Çok acıttığında anladım...

***Fakat,hak edermiş sevilen onun için dökülen her damla gözyaşını. Gözyaşlarıyla birlikte sevinçler terk ettiğinde anladım...

***Yalan söylemek değil,gerçeği gizlememekmiş marifet. Yüreğini elime koyduğunda anladım...

***''Sana ihtiyacım var! Gel''diye bilmekmiş sevmek. Sana ''git''dediğimde anladım...

***Biri sana ''git'' dediğinde,'' kalmak istiyorum ''diyebilmekmiş sevmek. Git dediklerinde gittiğimde anladım...

***Sana sevgim şımarık bir çocukmuş, her düştüğünde zırıl zırıl ağlayan. Büyüyüp sana sımsıkı sarıldığında anladım...

***Özür dilemek değil''affet beni''diye haykırmakmış pişman olmak. Gerçekten pişman olduğumda anladım...

***Ve grurur,kaybedenlerin,acizlerin maskesiymiş. Sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmış. Yüreğinde sevgi bulduğumda anladım...

***Ölürcesine seven istemez,umut edermiş bir gün affedilmeyi. Beni af etmeni ölürcesine istediğimde anladım...

***Sevgi emekmiş. Emek ise vazgeçemeyecek kadar. Ama özgür bırakacak kadar sevmekmiş...

CAN YÜCEL

HAYATINIZ*** SEÇTİĞİNİZ? KADINDIR!!!


****************Harun Reşit savaşta esir aldığı düşman Generale :-Hayatını bağışlarım ama bir şartım var , der.'Kadınlar hayatta en çok ne ister?' budur bilmek istediğim.......Busorunun yanıtını getir ; kurtar kelleni der.General sorar soruşturur bu çetin sorunun yanıtını aramaya başlar veKafdağındaki bir cadının bunu bildiğini öğrenir....Günlerce gecelerceat koşturur , cadıyı bulur ve sorar:

************-Kadınlar hayatta en çok ne ister?Korkunç cadı yanıt için öyle bir şart ileri sürer ki yenilir yutulurcinsten değil.....-Evlen benimle!!!!. ....O zaman öğrenirsin ancak istediğini...Bu ölümcül teklifi kabul eder General ve doğru yanıtı alır almaz koşarHarun Reşit'e ve :-Kadınlar en çok kendi özgür iradeleriyle hareket etmek ister!.Harun Reşit Generalin hayatını bağışlar ancak cadıyada evlenmek içinsöz vermiştir.Neyse evlenirler.İlk gece General bir bakar ki , o korkunç cadıdünyalar güzeli bir afete dönüşmüş karanlık odada.....

*************Konuşur cadı :- Benim kaderim böyle.... Günün sadece yarısı güzel olabilirim , diğeryarısı çirkinim der.Ne dersin? Geceleri seninleyken mi güzel olayım ,yoksa gündüzleri dışardayken mi?.....General düşünür ve :- Sen bilirsin kararı kendin ver der.İşte o an korkunç cadı sonsuzadek güzel bir kadın olarak kalır....Peki bu öyküden çıkarılacak 3 ders nedir???

***********1.Kadınlar en çok kendi özgür iradeleriyle hareket etmek isterler.

2.Özgür iradesiyle hareket eden bir kadın her zaman güzeldir.

3.İster güzel olsun, ister çirkin olsun her kadın aslında bir cadıdır. :)

---------Hayatınız seçtiğiniz kadındır...... .
Zevkli bir kadına rastlarsanız zevkiniz,
Bilgili bir kadına rastlarsanız bilginiz .
Zeki bir kadınarastlarsanız zekanız gelişir.
Hayat kat kattır.
-------------Babil' in Asma Bahçelerigibi teraslar halinde yükselir ve bir terastan bir terasa sizikadınlar götürür.Ve bugün durduğunuz teras , seyrettiğiniz manzara ,gördüğünüz hayat yanınızdaki kadının terası , manzarası vehayatıdır..... Hayatınız seçtiğiniz kadındır

HAYAT! DİYE BİRŞEY VAR

*****Nedir, ne oluyor, unuttunuz mu yoksa yaşadığınızı, günler, kızgın küller gibi bütün duygularınızı kavurup öldürerek mi geçiyor üzerinizden. Arzuyla dudağınızı ısırdığınız olmuyor mu hiç. Bir müzik sesiyle şöyle bir koltuğunuzda doğrulduğunuz, aniden bir yaz yağmuru gibi boşanıveren sebepsiz sevinçlere inanmıyor musunuz? Bir ağaç gölgesinde bir an durmak, bir akşamüstü denize baktığınızda bu sonsuz suların kıpırtısına şaşmak yok mu artık?

*******El ele tutuşmak, bir avucun bir başka avuca dokunmasının yarattığı ürperti de hayal hanesinde kendine bir yer bulmuyor mu? Bitti mi bu macera, çekildiniz mi bu hayattan artık? Hayatın sizin bulunmadığınız yerlerde yaşandığına mı inanıyorsunuz? Daha bitmeden bitirdiniz mi her şeyi? Yorgun ruhunuz, yeni coşkular için hazır hissetmiyor mu kendini? Delirdiniz mi siz?

*******Şu köşe başında karşınıza ne çıkacağını nereden biliyorsunuz? Biliyorum, genellikle köşe başlarında açlık, acı ve ölüm çıkıyor karşınıza. Ama kim bilir, belki eski bir dost, belki güzel bir kadına, belki okunmuş kitaplar satan bir sahafa da rastlayabilirsiniz. Bir piyano sesi duya bilirsiniz ya da bir RUMELİ türküsü. Açık bir pencereden bir söğüt ağacı görebilirsiniz, çocuk ken kabuğundan düdük yaptığınız… Dans adımlarıyla yürüyen bir çift bacak geçiverir önünüzden. Bir oğlan bir ıslık çala bilir, hatta siz bile çalabilirsiniz ıslığı.

************Ne sevinci, ne hayatı, ne eğlencesi, para yok ki diyorsanız eğer ve eğlenmek için paranın gerekliliğine bu kadar inanıyorsanız, emin olun paranız olduğunda da eğlenemezsiniz. Para eğlenmeyi çeşitlendirir sadece ama eğlenceyi yaratmaz. Öpüşmek parayla değil, şarkı mırıldanmak parayla değil. “Acaba o şimdi ne yapıyor?” diye düşünmek parayla değil. TV’ de iyi bir film seyretmek parayla değil.

**********Sizin için demlenmiş bir bardak çayı,“Bu benim için yapıldı diye neredeyse gururla alıp, bardağı ince belinden sıkıca kavradınız mı? İçmek parayla değil. Bir bardak semiz otunu sevinçle paylaşa bilirsiniz ve pahalı lokantada yemiş gibi tat alırsınız, eğer bir tabak yemeği paylaştığınız, paylaşmak istediğiniz insansa.

***********Hayat diye bir şey var. Sadece sizin olan, sadece size ait, içinde sadece sizin gördüğünüz çiçekler açan, yalnızca sizin müziklerinizin çaldığı bir bahçe var. Sokmayın oraya öyle herkesi. Çiçeklerinizi başkalarının çapalamasını beklemeyin. Şarkılarınızı başkalarına söyletmeyin. Anladık ahmaklıklar oluyor, aptalca kararlar veriliyor, hepinizin hayatında bir şeyler çalınıyor. Hayallerinizi teker- teker buduyorlar, ümitlerinizi öldürüyorlar, çaresiz bırakıyorlar sizi. Yenildiniz belki de.

***********Yenilginin ağır yaralarını taşıyorsunuz ruhunuz da ama, Gene de bir hayatınız var sizin. Sadece size ait bir bahçeniz. Durup soluklanacağınız, yaralarınızı yıkayacağınız, çiçeklerini seyrede bileceğiniz bir bahçe. Soğukta bir bira içebilirsiniz, bir ağacın gölgesinde durabilirsiniz bir an. Sabaha karşı uyanıp her ay yeniden doğan hilale bir bakabilirsiniz. Çok sevdiğiniz kitabı bir daha karıştıra bilirsiniz. Aşık olabilir yada aşık olmayı aklınızdan geçirebilirsiniz. Sevdiğiniz insanları özleye bilir ve bir gün yeniden kavuşa bileceğinizi hayal edebilirsiniz. Geceleri ağaçların daha değişik koktuğunu fark edebilirsiniz. Yeni bir salata icat edebilirsiniz. Saçlarınızı her zamankinden daha değişik kestirebilirsiniz, evinize bir günde başka bir yoldan gidebilirsiniz. Alışkanlıklarınızı değiştirmek için kendinize karşı müthiş bir savaş açabilirsiniz.

**************Hayat diye bir şey var. Her zaman size keşfedilecek geniş alanlar bırakın, ne kadar yaşarsanız yaşayın daima bilmediğini, kuytularına sokulamadığınız bir hayat. Sadece size ait bir hayat. Biliyorum dertler çok, ahmaklılar yapılıyor, sıkıntılar bitmiyor, günler birbiri ardına buruşup eskiyor. Yorgunsunuz, belki yeniksiniz. Teslim mi olacaksınız peki?Hayal kurmayacak mısınız? Çılgınlar gibi sevişmeyecek misiniz? Ağaçlara bakmayacak mısınız? Ani ve sebepsiz sevinçlere inanmayacak mısınız? Bir tabak semizotunun tahmin edemeyeceğiniz kadar lezzetli olabileceğini hiç düşünmeyecek misiniz? Sizin için demlenmiş olan bir bardak çayı, bardağı belinden kavrayıp içmeyecek misiniz? Delirdiniz mi siz? Hayat diye bir şey var, evet orada, elinin hemen yanında duruyor.

Ahmet Atan