Dostlukmuş**** Ölüme yürümekmiş ****Üstüne titremekmiş ****Vefaymış***Aşk dediğin***Zavallı bir kapıyı** Duvara çarpıp çıkıncaya kadarmış ***Bana komaz diyip sancını*** Bir kilo rakıya gömsemde akşamları*** Oy benim yaralım** Asıl sancı uyandığımda****Bütün odaları***Boş görünce koyarmış*** Boş görünce koyarmış


AŞKA! AŞIK YÜREKLİ SEVGİLİLERİ BEKLERLER

BİLSEYDİM

Bitti artık herşey çek git diyorsun.
Arama sorma diyorsun.
halimi bilmiyorsun.

Bilseydim sana ben delice bağlanmazdım
Bilseydim ömrümü yoluna harcamazdım
Bilseydim hasretten her gece ağlamazdım
Bilseydim bir tanem bilseydim
Bilseydim sana ben delice bağlanmazdım
Bilseydim ömrümü yoluna harcamazdım
Bilseydim hasretten her gece ağlamazdım
Bilseydim bir tanem bilseydim.

Unut artık sende sevme diyorsun
Yoluma çıkma diyorsun halimi görmüyorsun

Dostlukmuş ölüme yürümekmiş
Üstüne titremekmiş vefaymış
Aşk dediğin
Zavallı bir kapıyı duvara çarpıp çıkıncaya kadarmış
Bana komaz diyip sancını bir kilo rakıya gömsemde akşamları
Oy benim yaralım asıl sancı uyandığımda bütün odaları
Boş görünce koyarmış boş görünce koyar

Yusuf Hayaloğlu





İLETİŞİM ADRESİM&

mehmet_5801@hotmail.com
mehmet_5801@hotmail.com

13 Eylül 2008 Cumartesi

HAYAT! DİYE BİRŞEY VAR

*****Nedir, ne oluyor, unuttunuz mu yoksa yaşadığınızı, günler, kızgın küller gibi bütün duygularınızı kavurup öldürerek mi geçiyor üzerinizden. Arzuyla dudağınızı ısırdığınız olmuyor mu hiç. Bir müzik sesiyle şöyle bir koltuğunuzda doğrulduğunuz, aniden bir yaz yağmuru gibi boşanıveren sebepsiz sevinçlere inanmıyor musunuz? Bir ağaç gölgesinde bir an durmak, bir akşamüstü denize baktığınızda bu sonsuz suların kıpırtısına şaşmak yok mu artık?

*******El ele tutuşmak, bir avucun bir başka avuca dokunmasının yarattığı ürperti de hayal hanesinde kendine bir yer bulmuyor mu? Bitti mi bu macera, çekildiniz mi bu hayattan artık? Hayatın sizin bulunmadığınız yerlerde yaşandığına mı inanıyorsunuz? Daha bitmeden bitirdiniz mi her şeyi? Yorgun ruhunuz, yeni coşkular için hazır hissetmiyor mu kendini? Delirdiniz mi siz?

*******Şu köşe başında karşınıza ne çıkacağını nereden biliyorsunuz? Biliyorum, genellikle köşe başlarında açlık, acı ve ölüm çıkıyor karşınıza. Ama kim bilir, belki eski bir dost, belki güzel bir kadına, belki okunmuş kitaplar satan bir sahafa da rastlayabilirsiniz. Bir piyano sesi duya bilirsiniz ya da bir RUMELİ türküsü. Açık bir pencereden bir söğüt ağacı görebilirsiniz, çocuk ken kabuğundan düdük yaptığınız… Dans adımlarıyla yürüyen bir çift bacak geçiverir önünüzden. Bir oğlan bir ıslık çala bilir, hatta siz bile çalabilirsiniz ıslığı.

************Ne sevinci, ne hayatı, ne eğlencesi, para yok ki diyorsanız eğer ve eğlenmek için paranın gerekliliğine bu kadar inanıyorsanız, emin olun paranız olduğunda da eğlenemezsiniz. Para eğlenmeyi çeşitlendirir sadece ama eğlenceyi yaratmaz. Öpüşmek parayla değil, şarkı mırıldanmak parayla değil. “Acaba o şimdi ne yapıyor?” diye düşünmek parayla değil. TV’ de iyi bir film seyretmek parayla değil.

**********Sizin için demlenmiş bir bardak çayı,“Bu benim için yapıldı diye neredeyse gururla alıp, bardağı ince belinden sıkıca kavradınız mı? İçmek parayla değil. Bir bardak semiz otunu sevinçle paylaşa bilirsiniz ve pahalı lokantada yemiş gibi tat alırsınız, eğer bir tabak yemeği paylaştığınız, paylaşmak istediğiniz insansa.

***********Hayat diye bir şey var. Sadece sizin olan, sadece size ait, içinde sadece sizin gördüğünüz çiçekler açan, yalnızca sizin müziklerinizin çaldığı bir bahçe var. Sokmayın oraya öyle herkesi. Çiçeklerinizi başkalarının çapalamasını beklemeyin. Şarkılarınızı başkalarına söyletmeyin. Anladık ahmaklıklar oluyor, aptalca kararlar veriliyor, hepinizin hayatında bir şeyler çalınıyor. Hayallerinizi teker- teker buduyorlar, ümitlerinizi öldürüyorlar, çaresiz bırakıyorlar sizi. Yenildiniz belki de.

***********Yenilginin ağır yaralarını taşıyorsunuz ruhunuz da ama, Gene de bir hayatınız var sizin. Sadece size ait bir bahçeniz. Durup soluklanacağınız, yaralarınızı yıkayacağınız, çiçeklerini seyrede bileceğiniz bir bahçe. Soğukta bir bira içebilirsiniz, bir ağacın gölgesinde durabilirsiniz bir an. Sabaha karşı uyanıp her ay yeniden doğan hilale bir bakabilirsiniz. Çok sevdiğiniz kitabı bir daha karıştıra bilirsiniz. Aşık olabilir yada aşık olmayı aklınızdan geçirebilirsiniz. Sevdiğiniz insanları özleye bilir ve bir gün yeniden kavuşa bileceğinizi hayal edebilirsiniz. Geceleri ağaçların daha değişik koktuğunu fark edebilirsiniz. Yeni bir salata icat edebilirsiniz. Saçlarınızı her zamankinden daha değişik kestirebilirsiniz, evinize bir günde başka bir yoldan gidebilirsiniz. Alışkanlıklarınızı değiştirmek için kendinize karşı müthiş bir savaş açabilirsiniz.

**************Hayat diye bir şey var. Her zaman size keşfedilecek geniş alanlar bırakın, ne kadar yaşarsanız yaşayın daima bilmediğini, kuytularına sokulamadığınız bir hayat. Sadece size ait bir hayat. Biliyorum dertler çok, ahmaklılar yapılıyor, sıkıntılar bitmiyor, günler birbiri ardına buruşup eskiyor. Yorgunsunuz, belki yeniksiniz. Teslim mi olacaksınız peki?Hayal kurmayacak mısınız? Çılgınlar gibi sevişmeyecek misiniz? Ağaçlara bakmayacak mısınız? Ani ve sebepsiz sevinçlere inanmayacak mısınız? Bir tabak semizotunun tahmin edemeyeceğiniz kadar lezzetli olabileceğini hiç düşünmeyecek misiniz? Sizin için demlenmiş olan bir bardak çayı, bardağı belinden kavrayıp içmeyecek misiniz? Delirdiniz mi siz? Hayat diye bir şey var, evet orada, elinin hemen yanında duruyor.

Ahmet Atan